Ebü'l-Abbas (Ebü'l-Fazl) Tâcüddîn Ahmed b. Muhammed b. Abdilkerîm b. Atâillâh eş-Şâzelî el-İskenderî (ö. 709/1309) el-Hikemü'l-Atâiyye adlı eseriyle tanınan Şazelî sûfîdir.
İbn Atâullah kaddesallahu sırrahu, Mısır İskenderiye’de doğdu. Buna atfen “el-İskenderî”, “el-İskenderânî” veya “es-Sekenderî” olarak anılır. Doğum tarihi tam olarak bilinmemektedir.
Fakih olan dedesi Abdülkerim tasavvuf karşıtıydı; babası Muhammed ise Şâzeliyye tarikatının kurucusu Ebü’l-Hasan eş-Şâzelî kaddesallahu sırrahu’nun müridlerinden biriydi.
Tefsir, fıkıh, nahiv, hadis, felsefe, mantık, kelâm ilimlerini tahsil etti. Ağırlıklı görüşe göre Mâlikî mezhebindedi. Bütün eserlerinde Kur’ân ve hadis bilgisi bariz olarak görüldüğü gibi, sağlam bir mantık ve muhakemeye de şahit olunur.
Fıkıh âlimi olarak tanındığı gençlik yıllarında tasavvufa karşı iken, Şâzeliyye tarikatının pîri Ebü’l-Hasan eş-Şâzelî’nin (ö. 656/1258) başhalifesi Ebü’l-Abbas el-Mürsî kaddesallahu sırrahu ile tanıştı ve ona intisap etti. 12 sene şeyhinin yanında kaldı.
Şeyhi Mürsî ondan zâhirî ilimleri bırakmamasını istedi. Hem zâhirî hem bâtınî ilimlerin müftüsü oldu. Muhtemelen şeyhinin izniyle, vaaz ve irşad için gittiği Kahire’ye yerleşti. Burada çevresinde halktan ve ulemadan insanlar geniş bir cemaat oluştu.
Mısır’da bulunan İbn Teymiyye ile İbn Atâullah ve müridleri arasında çıkan yoğun tartışmalar İbn Teymiyye’nin hapse atılmasına yol açtı.
İbn Atâullah, mürşidi Ebü’l-Abbas el-Mürsî vefat ettiği zaman (686/1287) Kahire’de bulunuyordu. Hayatının bundan sonraki dönemini Kahire’de geçiren İbn Atâullah 13 Cemâziyelevvel 709’da (18 Kasım 1309) Medrese-i Mansûriyye’de vefat etti ve Karâfe Mezarlığı’na defnedildi.
İbn Atâullah, Şâzeliyye tarikatının Ebü’l-Hasan eş-Şâzelî ve halifesi Ebü’l-Abbas el-Mürsî’den sonra üçüncü büyük şahsiyetidir. Kendisinin Şeyh Şâzelî ile görüşmüş olması tarihen mümkünse de bu konuda kaynaklarda bilgi yoktur.
Daha çok kitleleri derinden etkileyen hitabet tarzı, vaaz ve sohbetleriyle tanınan İbn Atâullah’ın bu özellikleri başta el-Hikemü’l-Atâiyye olmak üzere eserlerine de yansımıştır.
Eserlerinde ayrıca tasavvufun en derin konularına dair bilgiler bulmak mümkündür. Ancak İbn Atâullah, düşüncelerini ifade ederken vahdet-i vücûdcu sûfîlerin tartışmalara yol açan tesbitlerine temas etmemiş, vahdet-i vücûd ile vahdet-i şühûd arasındaki dengeyi çok dikkatli bir şekilde korumuştur.
Riya ve şöhretten uzak ibadet ve taat, tevekkül, teslimiyet, recâ ve ümit onun tasavvufî düşüncesinin temel kavramlarıdır.
Sözleri aşk ve cezbenin coşkunluğuyla değil, tefekkürün incelikleriyle yoğrulmuştur.
İbn Atâullah'a göre amel ve ibadetler birtakım şekil ve suretlerden ibaret olup bunların ruhu, âbidin kalbinde bulunması gereken ihlâs sırrıdır.
Fakr veya iftikar denilen Allah'a muhtaç olma hali üzerinde ısrarla duran İbn Atâullah haşyetle beraber olan ilmi en hayırlı ilim olarak görür.
Onun düşüncelerinde Hakîm et-Tirmizî, Sülemî, Haris el-Muhâsibî, Ebû Tâlib el-Mekkî, Abdülkerîm el-Kuşeyrî ve Gazzâlî'nin tesirini görmek mümkündür.
Muhyiddin İbnü’l-Arabî ve Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî gibi İbn Atâullah el-İskenderî’nin düşünceleri de tasavvufî çevreleri etkilemiştir. Eserleri Kuzey Afrika başta olmak üzere bütün İslâm ülkelerinde bilinmektedir. Onlarca sûfînin tercüme ve şerh ettiği el-Hikemü’l-Atâiyye’nin şârihleri arasında hemen her tarikattan sûfî vardır.
Şâzeliyye tarikatının İbn Atâullah el-İskenderî’den önceki iki şeyhinin ikisi de geride eser bırakmamışlar ve dolayısıyla Şâzeliyye literatürü ancak onunla başlayabilmiştir. Şâzeliyye içinde yazılı eserler veren ilk müellif şeyh odur.
Çağdaş Mısırlı âlim Ebü'1-Vefâ et-Teftâzânî, onu bütün yönleri ile ele alan bir eser hazırlamıştır.
Başlıca Eserleri: 1- el-Hikemü’l-Atâiyye. 2- Letâifü’l-minen. 3- et-Tenvîr fî iskâtı’t-tedbîr. 4- Miftâhu’l-felâh ve misbâhu’l-ervâh. 5- Tâcü’l-arûs el-hâvî li-tehzîbi’n-nüfûs.
Geniş bilgi için bkz. Ahmet Murat Özel, İbn Atâullah el-İskenderî: Hayatı, Eserleri, Görüşleri, İstanbul 2014, s. 17-63; Mustafa Kara, “İbn Atâullah el-İskenderî”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, c. 19, s. 336-337.