Bir izlenim (Kemal Sayar)
Psikiyatri profesörü KEMAL SAYAR'ın, 1992 yılında Suriye'de katıldığı Şazeli zikri hakkındaki duygu ve düşünceleri:
"Bu gece "Berat Kandili". Bu gece affedilmeyi dileyeceğiz. Bu gece Halep camilerinde Rabbil Âlemîn'e yalvaracağız. Yatsıya şehrin merkezî camilerinden birisine gidiyoruz. Namazdan sonra camiler hemen kilitleniyor burada, yalnız namaz vakitleri on beş yirmi dakika açılıyor. Tiranlar camilerden korkuyor. Alelacele camiden dışarı çık(arıl)ıyoruz. Serdar imamı tanıyor. Onun geniş ofisinde sohbete başlıyoruz. Cami imamı hoş sohbet bir adam olsa da dünyadan bihaber görünüyor. Bize Türkiye'nin cumhuriyet sonrası döneminin zulmetinden bahsediyor, "Kemal Atatürk"e atıp tutuyor. Tamam ama korkarım imam efendi burnunun ucunu görmüyor, nasıl bir korku altında yaşadığını insanların bilmiyor veya bilmezden geliyor. “Herkesin tiranı kendine bayım” diyesim geliyor yahut “önce Hafız, sonra lafız!.”
O gece bir camide sufilerin sabaha kadar zikredeceğini öğreniyoruz. Yüreğimiz kıpır kıpır yola koyuluyoruz. "Fetih Camii"… Senin adını ulularız ey âlemlerin Rabbi. Senin adını andıkça itminan bulur mahzunların kalbi, unutmaklığımızı ve uzaklığımızı bağışla. Yüzlerce binlerce kez söyleriz adını, tâ ki temizlensin içimizin kiri. Bizi rahmet okyanuslarında yıka. Bizi bağışla.
Fetih Camii'nde "Şazeli zikrindeyiz". Güvercin olup uçmadayız. Kanadı kırılıp yere düşmedeviz. Hep göğü özlemedeyiz. Evreni ışıklandırmadayız. Kendi ateşimizde kavrulmadayız. Ortadoğu'dayız. O ânı ve heyecanı nasıl tarif edebilirim ki? Ne güzel bir zikirdi öyle o, damağımıza yapıştı kaldı tadı. Nasıl da çekti bizi içine. Nasıl da titreşti cisimlerimiz esma-i hüsnânın cesametiyle. Camiyi hınca hınç dolduran gönüller nasıl da çağladı öyle, Nasıl bizi de sürüklediler arkalarından. Hayır anlatamam. Bu şehre bir kere daha gelirsem bu halkaya girmek için gelirim. Ama hayır, anlatamam."
İkindi Yazıları dergisi, Sayı: 117
http://www.dunyabizim.com/sazelizikri/10659/halepte-sazeli-zikrindeyiz-ucmadayiz.html