ŞEYH NUH HA-MİM KELLER
Kaynak:
http://shadhilitariqa.com/site/index.php?option=com_content&task=view&id=3
web siteinden tercüme eden Rabia Yener.
http://www.akwa.us/tr/islam-ve-gayrisi/islam-secenler/352-nuh-ha-mim-keller.html
Nuh Ha Mim Keller, 1954`de Washington eyaletinde dindar bir Katolik ailenin çocuğu olarak doğar ve Katolik Hıristiyan olarak yetişir. Baba tarafından Alman, anne tarafından İskoçyalıdır. Felsefe öğrenimi gördüğü 1970- 80 yılları arasında derin düşüncelere daldığı yolculuk, Müslüman olmasıyla sonuçlanır...
Keller Fransız filozof Paul Ricoeur ile Chicago Universitesi`nde ve Andrew J. Bjelland ile Gonzaga Üniversitesi`nde felsefe eğitimi alır. Çocukluğunda Hıristiyanlık sorgulanmaz, soru sorulmaz bir dini hayat sağlar kendisine. Katolik üniversitesine gidişi ile daha fazla okur ve dinle alakası artar, inancıyla ilgili sorgulaması da böylece başlar. Felsefe okuduğu yıllarda felsefenin kendisine iki soruyu sormayı öğrettiğini söyler; “Ne demek istiyorsun?” ve “Nasıl biliyorsun?” Bu soruları öncelikle kendi dinine sorar, ama hiç bir cevap alamaz. Bu durum Hıristiyanlıkla ilgili görüşlerini gözden geçirmesine sebep olur.
Nuh Keller sadece batı felsefesini okumakla yetinmez. Cevap bulamadığı sorulara başka kaynaklardan cevap aramaya başlar. O yıllarda Gazali`yi, Seyyid Hüseyin Nasr`ı, daha sonra da Kur`an tercümeleri okur. Okuduğu Kur`an tercüme olmasına rağmen ondaki ilahi manaları kavrar ve Kur`an`ın kutsal kitap olduğu yönündeki kanaati güçlenir. Kur`an`ı daha iyi anlamak için 1975'te Chicago Universitesi`nde klasik Arapça öğrenmeye başlar. 1976' da Kahire’ye gider, 1977'de El Ezherr Üniversitesi`nde Müslüman olur ve 1979'da California Üniversitesi`nde felsefe alanında yüksek lisansını tamamlar.
Arapça öğrenmek için gittiği Mısır`da Müslüman oluncaya kadar geçirdiği süreçte, karşılaştığı Müslümanlar İslam üzerine düşünmesinde önemli rol oynarlar.
“Mısır`da iyi veya kötü birçok Müslüman’la tanıştım. Hepsi de başka hiç bir yerde rastlamadığım şekilde Kutsal kitaplarının şöyle ya da böyle etkisinde kalmış insanlardı.
Bir gün bir adam Nil Nehrinin kenarında yüzü suya dönmüş olarak namaz kılıyordu. Ben de önünden geçecek oldum, sonra namaz kıldığını fark edince, rahatsız etmemek için arkasından dolandım. Kendi yoluma giderken, dini ve kendisi hakkında çok az fikrim olan bu adama şöyle bir baktım, Allah`a kendini vermişti ve benim varlığımın farkında bile değildi... İbadet edişinde beni kendine çeken görkemli bir şeyler vardı; özellikle de batıdan gelen bir yabancı için.
Diğeri bir delikanlıydı, benim az bir Arapçam, onun az bir İngilizcesi vardı. Bir süre birlikte yürüdük. Bana elinden geldiğince İslami anlattı. Ayrılırken, bana dua etti “inşallah Müslüman olurum" diye..
Diğer biri Yemenli bir arkadaşımdı. Bir gün bana, Arapça öğrenmeme yardımcı olur düşüncesiyle Kur`an getirdi. Otel odasındaydım ve oturduğum sandalyenin yanında bir masa yoktu. Adetim üzere okuduğum kitapları yere koyardım, Kur`an`ı da diğer kitapların üzerine yere koydum. Sessizce eğildi, Kur`an`ı yerden aldı, yukarı bir yere koydu. Bu beni şaşırttı, çünkü dindar biri olmadığını biliyordum. Fakat İslam'ın üzerindeki etkisi besbelliydi.
Diğeri tepeden tırnağa siyahlar giyinmiş yaşlı bir Yemenli kadındı. Tozlu bir yolda toza bulanmış bir halde bisikletimin yanında yürüyordum, kadın yanımdan geçerken, bana bakmadan elime bozuk para sıkıştırdı. Çünkü fakir olduğumu sanmıştı, üstelik Müslüman olmadığım belliydi. Karşılığında sırf Allah`tan beklentisi vardı. Bu olay İslam hakkında beni çok düşündürdü.”
Aynı yıl, Suriye ve Ürdün`de Müslüman alimlerden İslami eğitim almaya gider. Şam`da; Şeyh Abülvekil el-Durubi’den Şafii fıkhı ve akaid, Şeyh Abdurrahman Şaguri’den Tasavvuf ve Akaid; Amman'da; Şeyh Yunus Hamdan’dan Kur'an, Tecvidi ve Şafii fıkhı, Şeyh Ahmed el-Hudari'den Hanefi fıkhı, Şeyh Nuh Ali Selman el-Kudah’dan Şafii fıkhı ve akaid, Şeyh Şuayb al-Arnavut’tan Hadis ve Hanefi fıkhı, Şeyh Ahmed el-Cemal’dan Hanefi fıkhı ve Akaid dersleri alır.
1982'de Şam`da Şeyh Şaguri`nin derslerine devamla, Şazeliyye tarikatına girer. 15 yıl sonra Şeyh Şaguri, irşad faaliyelerini yürütmesi için Keller`e icazet verir.
Keller`i özellikle de İngilizce konuşulan ülkelerde geniş bir talebe grubu takip etmeye başlar. Amerika, Kanada, İngiltere, Avustralya, Türkiye, Pakistan ve Ortadoğu... Talebelerine daha iyi hizmet etmek için dünyanın çeşitli şehirlerinde sohbetler verir ve irşad faaliyetlerini sürdürür. Oxford, Cambridge, Stanford, Harvard, MIT (Massachusetts Institute of Technology) California Üniv. gibi üniversitelerde halka açık sohbetler yapar.
Keller, sufiliği yaymak için geniş bir yelpaze içeren kitaplar ve makaleler yayınlar. Batı`da büyük etki ve yankı uyandıran en önemli eseri; Şafii fakihi Ahmed ibn en-Nakib el-Mısri`nin (ö.1363) “Umdetu's-salik ve Uddetu'n-nasik” adlı Şafii fıkhını ele aldığı açıklamalı kaynak kitabın tercümesidir.
İngilizceye “Reliance of the Traveller” olarak çevrilen kitapta 6000 şeriat kuralı yer almaktadır ve kitap İngilizceye çevrilen kitaplar arasında alanında bir ilk olma özelliğini taşımaktadır.
Tercümeye 1982'de başlar, Şeyh Abdülvekil tarafından beş yıl içinde tekrar tekrar gözden geçirilir. Şeyh ‘Abdülvekil el-Durubi ve Şeyh Nuh Ali Selman al-Kudah tarafından kendisine icazet verilir. 1990`da ilk basımı yapılan kitabın, otuz bin kopyası yapılmıştır. Kitap sadece Batı ülkelerinde geniş bir okuyucu kütlesi bulmamış, aynı zamanda, İngiltere ve Amerika`da üniversite seviyesinde İslam fıkhı öğreten gayrimüslim akademisyenlerin başvurdukları standart bir referans kitabı durumuna gelmiştir.
Reliance of Traveller`in yayınlanmasıyla birlikte batı Müslümanları Keller'i sözcüleri olarak görmeye başlarlar. Birçok yerde birçok seminerlere, konferanslara katılır. Konferansların konusu; özellikle Selefi-Vehhabi tarafından benimsenen reformist yorumlara ve modernistlere karşı geleneksel İslamın üstünlüğü olur.
Bu girişimlerine, Dr. Ömer Faruk Abdullah, İmam Zeyd Şakir, Şeyh Hamza Yusuf ve Şeyh Abdülhakim Murad gibi alimler (hepsi de İslamı sonradan kabul etmiştir) tarafından da destek gelir.
Bu durum, Amerikalı ve batı Müslümanları arasında tıpkı bir mini rönesans gibi yankı uyandırır ve Müslümanları dört hak mezhebi araştırmaya sevk ve teşvik eden bir unsur haline gelir. Keller ve onun görüşlerini destekleyen alimlerin birleştiği Vehhabiliğe karşı bu duruş ve hareket, İslam’ın batıdaki uygulamaları üzerindeki en çarpıcı ve en dikkat çekici etkilerinden birisi olmuştur.
Elbette Selefi ve Vehhabiler de boş durmamış, Keller ve onu destekleyen alimlerin aleyhlerinde, özellikle de tasavvufun şirk olduğu yönündeki görüşlerini bildirmeye ve bu gibi görüşlerden sakınılması gerektiğini çeşitli sohbetlerinde dile getirmişlerdir.
Şeyh Keller şu anda eşiyle birlikte Ürdün Amman`da yaşıyor. Zamanını tercüme, makale, kitap yazma ile ve irşad faaliyetleriyle geçiriyor.
http://www.masud.co.uk/ISLAM/nuh/parable.htm
http://www.masud.co.uk/ISLAM/nuh/bmuslim.htm
http://shadhilitariqa.com/site/index.php?option=com_content&task=view&id=3
http://hamzajennings.com/talks/shaykh-nuh-ha-mim-keller/