Titus Burckhardt (İbrahim İzzeddin)
TITUS BURCKHARDT (İBRAHİM İZZEDDİN)
1908'de İtalya-Floransa'da doğdu.
İsviçre’nin Basel şehrinden Alman asıllı aristokrat bir aileye mensuptur.
Babası Carl Burckhardt meşhur bir heykeltıraş, annesi ressam Sophia Hipp, amcası Jacop Burckhardt ünlü bir sanat tarihçisidir.
Doğduğu yer olan Floransa, Batı sanatı için merkezî bir konuma sahiptir. Rönesans’ın temellerinin atıldığı, operanın bir sanat olarak saraylarda icra edilmeye başlandığı yer olmasının dışında, Leonardo da Vinci, Michelangelo, Boccacio, Botticelli ve Dante gibi pek çok sanatçının da asıl memleketidir. Sokak ve meydanları heykellerle doludur.
Titus Burckhardt, I. Dünya Savaşı yıllarına rastlayan ilk öğrencilik yıllarını Basel’de Frithjof Schuon ile birlikte geçirdi. Bu arkadaşlık sonraki yıllarda da devam etti.
(Frithjof Schuon, Müslüman ve Şâzelî olup Îsâ Nûreddin adını almıştır (ö.1998). Şeyh Ahmed el-Alevi'nin (ö.1934) halifeleridendir.)
Titus Burckhardt 15 yaşında iken babası öldü.
Ailesi tarafından bir kara kalem ressamı olarak yetiştirildi.
Sanata olan ilgisiyle Doğu sanatı ve kültürüne yöneldi.
Doğu kültürünü daha da yakından tanımak amacıyla, modern dünyanın etkilerinin en az hissedildiği ve geleneksel formların hâlâ
muhafaza edildiği Fas'a, 1930 yılında, henüz 22 yaşındayken gitti.
Titus Burckhardt ile arkadaşı Schuon ile 1932 yılında karşılaştı ve onunla İslâm, Mağrip ve Rene Guénon hakkında uzun bir sohbet etti. Titus Burckhardt daha sonra bu toplantının kendi hayatının istikameti konusunda belirleyici olduğunu söylemişti. Burckhardt burada arkadaşından aldığı tavsiye uyarınca kısa bir süre sonra bütün bir kış boyunca kalacağı Fas’a gitti.
Fas'ta çobanlık dâhil olmak üzere pek çok meslek yaptı. Karaviyyin Üniversitesi’nde Arap Dili ve Edebiyatı eğitimi aldı. Ayrıca geleneksel bir eğitim metodu izleyen âlimlerden de fıkıh ve klasik tasavvuf metinleri eğitimi de aldı. İslam medeniyeti, geleneksel sanat ve kutsal sanat alanlarında araştırmalar yaptı.
Güzellik ve estetik üzerinde yaptığı araştırmaların onu ruhsal bir arayışa ve hakikat arayışına yönelttiği söylenebilir. O, yazdığı kitaplarda "Allah güzeldir ve güzeli sever" ve "Allah her şeyde ihsanı (güzelliği, mükemmelliği) emreder" hadislerine özellikle dikkat çekmiştir. Ona göre güzellik evrenin bir nurudur ve her güzel eser Allah'ın bir tecellisidir.
Protestan bir geçmişe sahip bulunan Burckhardt, 1934’te Fas’ta İslâmiyet’i kabul edip İbrâhim İzzeddin adını aldı.
Kendisine bir mürşid arayan Burckhardt önce Salé'li Hajj Muhammed Bu Sha‘ara ile tanıştı ve onun aracılığı ile Şâzelî-Derkāvî şeyhi Mevlây Ali bin et-Tayyeb ed-Darkavî ile bir araya gelerek müridi oldu.
Dönemin Fransız idaresinin dikkatini çekti ve mühtedi İsviçreli bir entelektüel ve sanatçının kendilerine engel çıkarabileceği gerekçesiyle 1934'ün sonunda ülkeden sınır dışı edildi.
İsviçre'ye döndüğünde, Frithjof Schuon ile görüşmeye başladı ve İslam'ı yaşamaya devam etti.
1939 yılında Edit Gonin ile evlendi. Çiftin, biri ölü doğan haricinde çocukları olmadı.
1942'de annesi öldü.
Fas bağımsızlığını kazandıktan sonra 1956 yılında tekrar Fas'a
gelebildi. Bu gelişinde Şeyh Muhammed Bu Sha‘ara ile buluştu ve bu ayrılık süreci içinde vefat eden üstadı Mevlây Ali'nin kabrini ziyaret etti.
1950li yılların sonu ve 60'lı yıllarda İsviçre'de yaşadı ve çalıştı.
Hac maksadıyla gittiği Mekke’den Suriye’ye kadar İslam âleminin birçok beldesine ziyarette bulundu.
Titus Burckhardt’ın Şâzeliyye genelinde gözlemlenen bir husus olarak İbnü'l-Arabi ekolüne has bir neşveye de sahip olduğu söylenebilir. O, 1966’da Şam’a gidip Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin türbesini ziyaret etti. Fikir ve eserlerinde Muhyiddin İbnü'l-Arabi'nin etkisi de görülmektedir. Füsusu'l-Hikem'i Fransızca'ya tercüme etti. İbnü’l Arabi’nin Batı dünyasında tanınmasında Burckhardt’ın çok mühim bir yeri vardır.
Muhammed el-Arabî ed-Derkāvî'nin (ö.823) bazı mektuplarını da İngilizce'ye tercüme etti.
Almanca ve Fransızca kaleme aldığı eserler genellikle sanat, mimari ve tasavvuf üzerinedir.
Uzun bir hastalık döneminin ardından 15 Ocak 1984’te Lozan’da vefat etti.
"Okumaya değer kitaplar sadece kalpten çıkan ve kalbe hitap edebilen kitaplardır" sözü ona aittir.
Martin Lings onun hakkında şöyle demiştir:
"Titus Burckhardt, çalışmaları sürekli bir ilham kaynağı olan bir otoritedir."
Seyyid Hüseyin Nasr şöyle demiştir:
“Titus Burckhardt, yazdığı gerçeği yaşadı.”
KAYNAKÇA:
* Ömer Faruk Kahve, Martin Lings ve Titus Burckhardt'ın Tasavvufi Görüşleri, yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Trakya Üniversitesi, Edirne, 2020
* Süleyman Saz, Titus Burckhardt ve İslam Sanatı Yorumu, yayımlanmamış doktora tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir, 2019
* https://chalice-verlag.de/titus-burckhardt-portrait/
Titus Burchardt (İbrahim İzzeddin) ve Frithjof Schuon (İsa Nureddin)
(Sağdan dördüncü sırada)
Titus Burckhardt Fez'de iken (en sağda)
(1950)
Eşi ile birlikte (1950)
Titus Burchardt (İbrahim İzzeddin) ve Frithjof Schuon (İsa Nureddin)
1950'ler
Frithjof Schuon (İsa Nureddin) ile birlikte
(1968)
Jean-Louis Michan ile birlikte (1977)
TÜRKÇEYE TERCÜME EDİLMİŞ KİTAPLARINDAN BAZILARI